Arabuluculuk: İşçi ve İşveren İçin Yanlış Bilinenler!
Arabuluculuk: İşçi ve İşveren İçin Yanlış Bilinenler!

Arabuluculuk: İşçi ve İşveren İçin Yanlış Bilinenler!
Türkiye’de birçok iş uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk, işçi ve işveren için bir zorunluluk haline geldi. Ancak bu sistem, sanıldığı kadar masum mu? İşten çıkışların büyük bir bölümü artık arabuluculuk yoluyla gerçekleşirken, işçiler haklarını gerçekten alabiliyor mu? İşverenler, bu sürecin kendileri için risksiz olduğunu düşünerek yanılgıya mı düşüyor? Gelin, en yaygın yanlış bilgileri ve doğrularını ele alalım.
Yanlış Bilinenler ve Gerçekler
Yanlış: İşveren, arabuluculukla işçiyi işten çıkarırsa, işçi dava açamaz.
Gerçek: Arabuluculuğun geçerli olabilmesi için önce bir uyuşmazlık olmalıdır. İşverenin, bir işten çıkışı hukuki bir engel haline getirmek için arabulucuya taşıması yeterli değildir. İşçi, hukuka aykırı bir durum varsa her zaman dava açabilir.
Yanlış: Arabuluculuk, işveren için tüm riskleri ortadan kaldırır.
Gerçek: İşverenin, arabuluculuk süreciyle tüm yükümlülüklerinden kurtulduğunu düşünmesi büyük bir yanılgıdır. Eğer yapılan anlaşmada eksik veya hatalı ödemeler varsa, işçi dava açabilir ve bu anlaşma geçersiz sayılabilir.
Yanlış: İşçi, arabuluculuk sürecinde her durumda haklarını tam olarak alır.
Gerçek: Arabuluculuk, adil bir uzlaşma sağlamak için tasarlanmış olsa da işçiler süreç hakkında yeterince bilgi sahibi değilse veya baskı altında karar verirse hak kaybına uğrayabilir.
Peki, Kim Kazanıyor?
Günümüzde arabuluculuk sistemi, işçi ve işveren için bir hak arama süreci olmaktan çıkıp ticari bir kazanç kapısına dönüşmüş durumda. İşçiler, psikolojik baskıyla haklarından feragat etmeye zorlanıyor, işverenler ise bu yöntemin uzun vadeli bir güvence sağladığını düşünüyor. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin kararları, anlaşmaların geçersiz sayılabileceğini gösteriyor.
Neden Dikkatli Olmalıyız?
Türkiye’de işten çıkışların büyük bir kısmı artık arabuluculuk yoluyla yapılıyor. Ancak denetim mekanizmaları yetersiz kaldıkça, süreç yanlış yönlendirilmeye devam ediyor. Yetkililerin bu konuda daha sıkı teftişler yapması ve cezai yaptırımları uygulaması gerekiyor. İşverenler bilinçlendirilmezse, ilerleyen yıllarda büyük hukuki sorunlarla karşılaşabilirler.
İşçiler ise arabuluculuk sürecine bilinçli ve hazırlıklı gitmeli. Hak kayıplarının önüne geçmenin en iyi yolu, süreci ve iş hukuku haklarını iyi bilmektir. Aksi takdirde, sistemin kazananı yalnızca süreci yönlendirenler olur.