Bir Yolculuktur İnsan Kaynakları

Bir Yolculuktur İnsan Kaynakları

BİR YOLCULUKTUR İNSAN KAYNAKLARI

Bir yoldur İK. Bir yolculuktur İK…

18. ve 19. Yy.’da işletmeler genellikle iş sahipleri tarafından yönetiliyordu. İşçi hakları ve memnuniyeti o dönemlerde müşteriler için ikinci sıradaydı. 19. YY sonlarına doğru NCR Corporation’un kurduğu personel odaklı ofisler kullanılmaya başlanmıştı. Başta sanayi devrimi ile temeller atılan bu süreçte küçük işletmelerin yerini fabrikalar almış, insan gücü yönetimi önemli bir hale gelmişti. İşveren dışında artık müdür, genel müdür, personel şefi gibi yeni unvanlar çıkmaya başlamıştı. 20. YY başlarında gelişmeye başlayan ve özellikle ticari alanlarda ilerleyen ilişkilerden dolayı odak nokta artık insan olmuş, İşçi hakları ve memnuniyeti ilk sırada yerini almıştı.

Bir şeyler değişmeye başlamıştı. 1910’yılında çalışanların yönetimi ile ilgili rutin ve uzmanlık gerektirmeyen işlerin yapıldığı, kayıt tutma, raporlama gibi hiçbir yetkiye sahip olmayan bu birime PY kavramı gelmişti. Küreselleşme, rekabetin artması, teknolojinin ilerlemesi, ekonomik sıkıntılar, işgücünün yaşlanması, hizmet sektörünün yaygınlaşması gibi nedenlerden dolayı 1970 ve 1980’li yıllarda PY kavramı yerini İKY kavramına bırakmıştı. PY’nin aksine İKY uzmanlık gerektiren işletmelerde en üst düzey pozisyonlarında çalışıyordu. Daha kapsamlı bir kavram olan İKY günümüze kadar gelişerek önemli bir departman olmuştu.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada her geçen gün gelişen İK Türkiye’de gelişme içinde olacak fakat henüz tam anlamı ile mantıken oturamayan bir alan olacaktı. Hollandalı araştırmacı Geert Hofstede, önce 40 sonra 60 ülkeyi kapsayan ve toplamda 160.000 yönetici ve çalışanlara yaptığı iş ile ilgili araştırmasında oldukça ilginç bir sonuçla çıkacaktı. Hofstede’e göre bu alanda en önemli sonuç ulusal kültürdü. Türkiye’de insan kaynakları alanında yeterli verinin olmamasının yanında ulusal Kültür’den dolayı da insan kaynakları gelişememe nedeni olarak kalacaktı.

Türkiye’de incelenen firmaların %65.4'ünde İK bölümü olduğunu belirlemiştir.

Bu çalışmaya göre,

Büyük ölçekli firmalarda     %74.8

Küçük ölçeklilerde               %43.4

İK departmanı mevcuttur.

Günümüz iş dünyası, ileri teknolojiden, değişen ve gelişen dünyadan, iş dünyasındaki çalışma sisteminin gittikçe farklı bir hal almasından söz edecek, İK’da bu anlamda nasibini fazlasıyla alacaktı. İleri ki zamanları da düşünerek rahatlıkla söylenebilinecek sonuç İK Türkiye’de şu an istediği düzeyde olmazsa da ileriki zamanlarda hak ettiği değeri bulacaktı. Doğru sistem ve doğru bir yatırım ile kurulacak İK departmanları ve bu alanda çalışacak İK’cılar çok fayda sağlayacak, Türk iş dünyasını geliştirip ilerletecekti.

Değerli okurlarımız,

Ben her nedense İK alanını okyanusa benzetiyorum. Görselliği güzel, kulağa hoş geliyor. Fakat işin içine girdiğiniz zaman kayboluyorsunuz. Birçok fonksiyonu var. Süreçleri, girdileri, çıktıları, görevleri, faaliyet alanları çok geniş bir alan.

Düşünebiliyor musunuz? Doktor değilsiniz ama insana dokunuyorsunuz. Avukat değilsiniz ama bilinmesi gereken mevzuatları çok fazla. Psikolog değilsiniz ama çalıştığınız kurumdaki birçok insanın derdini dinleyip sırlarına ortak oluyorsunuz. Veyahut öğretmen değilsiniz ama birçok kişi ve kuruma birçok durumda öğretmenlik yapıyorsunuz. İş yapmanın yanında bir de iş öğretiyorsunuz. İK gerçek manada dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş değil. Aksine, zor olduğunu düşündüğünüz birçok işten daha zordur. İK alanında çalışanlar bana göre gizli ve görünmeyen kahramanlardır. Çünkü birçok mesleği kendi içinde barındırıyor. İnsanı ana kaynak olarak benimsiyor. Olumsuz birçok duruma rağmen pes etmeden herhangi bir takdir veya övgü beklemeden çalışmaya devam ediyorlar.

İK Türkiye’de son yıllarda olumlu bir şekilde değişmeye başladı. İK’nın bilinirliği arttı ve değer hissetmeye başladı. Geleceğin mesleklerinden biri olarak da gördüğüm İK pozitif bir şekilde ilerlemeye devam edecektir. Türkiye’de İK alanında ilk somut adım 10 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığına bağlı bir ofis birimi olarak kurulsa da tarihsel gelişimini ve sürecini artık biliyoruz.

Ülkemizde hala anlaşılmayı bekleyen İK’nın elbette doğru bilinmesini isterim. Başta İK’ya gönül verenler, bu mesleği icra edenler olmak üzere her insanın İK’nın içeriğine girmesini, okyanus tadını almasını isterim. Çünkü İK insana inanılmaz tecrübeler kazandırıyor. Burada işiniz insan ve bir insan size çok şey öğretiyor. İyi, kötü, olumlu, olumsuz birçok konuda tecrübeniz oluyor. Ufkunuz gelişiyor.

İK’nın doğuşundan gelişimine kadar ve günümüze uzanan sürecine kadar sizi bir yolculuğa çıkartmak istedim. İK’yı bilmenizi, doğru anlamanızı ve bu yolculukta keyif almanızı istedim. Çünkü Bir yoldur İK. Bir yolculuktur İK demiştik.

Yolunuzda da yolculuğunuzda da keyifle okumalar dilerim.