Nerede Yanlış Yapıyoruz?
Verimli bir çalışma yaşamı neden geçiremediğimizi, eve döndüğümüzde yüzümüzde neden olumsuz ifadelerin olduğunu birçoğumuz düşünürüz. Kimileri işin yoğunluğundan kimileri iş yerindeki anlaşmazlıkların yorgunluğundan özel hayatına da gerekli özeni ve mutluluğu yansıtamaz hale geliyor. İş yeri dışındaki yaşamında mutlu olmayan bireylerin iş performansının da önemli ölçüde düşme eğiliminde olacağını tahmin etmek hiç de zor olmayacak. Yapılan bir araştırma neticesinde çalışanların gün içinde en mutlu olduğu zaman dilimi 19.00 olarak büyük bir çoğunluğun ortak cevabı olmuştur. Bu araştırmadan da anlaşılacağı üzere insanların eve dönüş saatleri iş yerlerinde ki huzursuzluklarının da bir cevabı haline gelmiş oluyor.
İş yerinde mutlu bireyler başta iş verimliliği olmak üzere birçok nokta da pozitif sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. İş hayatının genel beklentisi çalışanın iş yapması, işverenin kazanması olarak görüldüğü sürece bu dengenin sağlanması hiç de mümkün görünmüyor. Çalışma hayatı artık insanların özel yaşamlarında da önemli bir konuma gelmiştir. Geçmiş ile kıyas yapıldığında sosyal hayatın bu kadar aktif ve ihtiyaç unsuru olmadığı düşünüldüğünde işletmelerin de iş yükü ve iş streslerini çalışanlar üzerinde bu unsuru da göz önünde bulundurarak planlaması kaçınılmaz olmuştur. Birçok başarılı firmaların ortak özelliklerine bakacak olursak eğer, çalışan motivasyonuna, aile yaşantısına ve sosyal hayatına verdikleri özeni de görmüş olacağız. Bunu sadece izin kullandırmak iş yükünü hafifletmek gibi basite indirgeyerek düşünmemiz bizleri yanılgıya düşüreceği gibi başarılı sonuçlarda vermeyecektir. İş hayatı ve özel yaşam dengesizliğinin başlıca sebepleri;
· Uzun mesai saatleri,
· Verimsiz geçen mesailer,
· Stresli iş ortamı,
· İletişim bozuklukları,
· Çalışanlara yansıtılan değersizlikleri,
Gibi başlıca sebepler sıralamamız mümkün olacaktır.
Bu doğrultuda uzun çalışma saatlerinin, stresli iş ortamlarının ve iletişim problemlerinin önüne geçmek işverenler için çözülmesi gereken aslında çözümü zor olmayan engeller olarak karşımıza çıkıyor. Bir şirket durduğu yerde kendi kendine kazanamaz. O şirkete kazandıracak olan çalışanlarıdır. Çalışanları değersiz görmek şirketini değersizleştirmek anlamına gelmektedir. Şirketin itibarını çalışanlar yükseltir ve düşürür. Aile yaşantılarına verilecek her özenin şirketinize katma değer katacağı gerçeği unutulmamalıdır. Bu dengeyi sağlayabilmek için neler yapmalıyız;
· Mesai saatleri en aza indirgenmeli,
· Bir çalışana birkaç görev birden yüklememeli,
· İzinsiz çalıştırma alışkanlıkları son bulmalı,
· Çalışanların değerli olduklarını hissettirecek şirket içi çalışmalar yapılmalı,
· Doğru iletişim yolları seçilmeli,
· Hedefler de gerçekçi olunmalı.
Konunun özeti şu ki, kazanmak için her yol mubahtır düşüncesi ile değil, kazanmanın yolu kazandırmaktan geçer mantığı ile hareket etmemiz gerekmektedir.
Bu Yazıyı Paylaşın
Son Yorumlar