ÇALIŞAN MOTİVASYONU VE İNSAN KAYNAKLARI
Günümüz dünyasına baktığımızda birçok şeyin eskisi gibi olmadığını fark etmemiz çok da zor olmuyor. Artık günden güne gelişen ve değişen bir dünyada yaşıyoruz. Bu değişimlerden en çok etkilenenlerin başında ise şirketler geliyor. Bir sabah işe gitmek için uyandığımızda kendimizi bir anda ‘’uzaktan çalışma’’ süreci içinde bulabiliyoruz mesela. Özellikle pandemi ile birlikte büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine giren iş dünyası ile, uzaktan çalışmaya geçişle bu dönüşümün büyük bir parçasını oluşturan İnsan Kaynakları departmanları da artık işe alımdan yetenek yönetimine, motivasyon çalışmalarına kadar her aşamayı uzaktan yönetmek zorundalar ve bu süreç iyi yönetilemediği takdirde şirketlerin sonunu getirebilecek kadar önemli bir noktayı oluşturuyor.
Şu anda dünya geneline baktığımızda azımsanamayacak kadar büyük bir çoğunluğun uzaktan çalışmayı kalıcı hale getirdiğini görüyoruz. Tabi uzaktan çalışma sürecini kalıcı hale getirmeyip tekrar ofislere dönen şirketlerin sayısı da az değil. Her iki açıdan da baktığımızda bu dönüşüm süreci ile birlikte çalışanlarda bağlılık duygusu oluşturmak eskisi kadar kolay görünmüyor.
Bunun nedeni ise çalışanların beklentilerinin artık ‘‘iyi bir maaş’’ tan çok daha fazlası olması. Dünyaca ünlü pek çok şirkete baktığımızda, önceki yıllarda çalışanlarını ellerinde tutmak için ya da yetenekli adayları kendilerine çekmek için çok da bir çaba harcamalarına gerek olmadığını görürdük ama artık onların bile iyi çalışanlarını kaybetmemek adına günden güne artan yan haklarına, eğitim/yetenek yönetimi uygulamalarına ve artı değer yaratma çabalarına şahit oluyoruz.
İşte bu noktada İnsan Kaynakları departmanları da günden güne daha da önemli bir departman haline geliyor. Bu süreçte İK’cılar için ise en çok üzerinde durulması gereken noktalardan biri motivasyonu yüksek ve mutlu çalışanlar yaratmak oluyor. Çünkü motivasyon işletmenin devamlılığı ve çalışanların verimliliği için kilit noktalardan birini oluşturuyor. Motive çalışanlar; problemleri, belirsizlikleri daha hızlı çözüyor, daha yaratıcı oluyor ve şirkete olan bağlılıkları da aynı ölçüde artıyor.
Şirketlerde uygulanan çalışan motivasyonu faaliyetlerine baktığımız zaman çoğunda benzer uygulamalar olduğunu görüyoruz, bunlar; çalışanların eğlenceli vakit geçirmelerine ve iş streslerini azaltmalarına yardımcı olacak çeşitli kültür, sanat ve spor faaliyetleri, doğum günü izinleri, toplantısız ya da yarım gün çalışılan cuma günleri, happy hour’lar, esnek çalışma saatleri, departmanlar arası rotasyon uygulamaları, proje yarışmaları, hediye kuponları, ikramiyeler, eğitimler, sağlıklı yaşam desteği, meditasyon uygulamaları olarak karşımıza çıkıyor.
Bunların hepsi tabii ki de gayet başarılı ve çalışanların büyük bir çoğunluğunun motive olması konusunda da amacına fazlasıyla ulaşan uygulamalar, ya da uygulamalardı. Çünkü günümüzde bunlarla bile çalışanlarda %100 memnuniyet oluşturmak artık neredeyse imkânsız durumda.
Peki bunun için neler yapılabilir? Bunun için yapılabilecek belki de en iyi şeylerden biri çalışanları dinlemek ve onlar için ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen ‘‘kişiselleştirilmiş motivasyon’’ uygulamaları oluşturmak. Çünkü çalışan motivasyonu da diğer birçok şey gibi, herkese uyan tek bir metodoloji değildir ve kişiselleştirmeye ihtiyaç duyar. Bireyler hem içsel hem de dışsal farklı faktörler tarafından motive edilirler ve yeni deneyimlerle ilgilenir, anlamlı işlerle motive olurlar. Bu noktada insan kaynakları çalışanlarının ve yöneticilerin, çalışanları kişisel düzeyde nasıl motive edeceklerini öğrenmeleri oldukça önemlidir.
Özellikle günümüzde iş hayatının geçirdiği değişim süreci ile birlikte çalışanların beklentileri ve ihtiyaçları da tamamıyla farklılaşmış durumda. Bu nedenle önce çalışanlara ihtiyaçlarının ve hedeflerinin ne olduğunu, hangi fikirlere sahip olduklarını ve ödüllerin hangi biçimde olmasını istediklerini sorarak çalışan motivasyonlarının kişiselleştirilmesi gerekir. Bazıları, gerçek tutkuları olan konular hakkında bilgi edinmek için gelişim fırsatlarına özellikle değer verebilir. Diğerleri, ilgi alanlarına uygun veya onları heyecanlandıran, diğer ekip üyeleriyle bağlantı kurmak ve daha büyük bir topluluk duygusu geliştirmek için fırsat sağlayan yeni iş projeleri peşinde koşmak isteyebilir. Kimisi ise sadece sorunlarının dinlenmesini ve anlayış gösterilmesini bekliyor olabilir.
Örneğin küçük çocukları veya başka bakım sorumlulukları olan, işlerini bitirmede ve işverenlerinin beklentilerini karşılamada zorlanan çalışanlar için birçok ülkede uygulanan, çalışanlar ve işverenler arasında sosyal diyaloğa ve danışmaya dayanarak düzenlenen tam veya kısmi süreli özel ebeveyn izni sistemleri bu konuda atılan adımlara örnek oluşturabilecek güzel bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Ya da uzaktan çalışma sürecinde olup da evde uygun çalışma ortamı olmayan çalışanlara, kendilerine uygun bir çalışma ortamı yaratmalarına yardımcı olacak ekipman desteği sağlamak bile bu noktada motive edici bir yaklaşımı oluşturuyor.
Bazen ise motive etmek aslında ağzımızdan çıkacak tek bir söz kadar yakınımızda olmasına rağmen bunun farkında olamıyoruz. Yakın zamanda yapılan bir araştırma çalışanların %65’inin bir yıl içinde herhangi bir takdir görmediğini ortaya koyarak aslında çalışanların %70’inin yöneticilerinden duydukları tek bir ‘‘teşekkür ederim’’ kelimesiyle motivasyonlarının önemli ölçüde artacağını gösterdi. Bu nedenle, çalışanlar işlerinde başarılıysa ve siz onlardan memnunsanız onlara bunu göstermeniz çalışan motivasyonu için atacağınız en önemli adımların başında geliyor. Ve bunu yaparsanız, başarılı çalışanlarınızı da elde tutma şansınız aynı ölçüde daha da artıyor.
Evet belki de kişiselleştirilmiş uygulamalar başlangıçta çok da kolay görünmüyor olabilir fakat özellikle uzaktan çalışma sürecindeki çalışanların ihtiyaçlarını öğrenerek, onlara yönelik kişisel planlar oluşturulması hem şirketin geleceği hem de çalışanların motivasyonu ve mutluluğu açısından en çok üzerinde durulması gereken noktalardan biri gibi duruyor.
Kaynaklar:
Bu Yazıyı Paylaşın
Son Yorumlar