BİR İNSAN KAYNAKLARI MASALI
Çocukluğumuzda hepimiz masallar dinlerdik. Büyüdük evet, ama keşke hep çocuk kalsaydık, dediğinizi duyar gibiyiz. Çocukluk günlerimizde dinlediğimiz o masallara biraz dalalım mı ne dersiniz? Yalnız bu masalımız size biraz farklı gelebilir. Bu, biz büyüklerin masalı…
İş hayatı, çoğu zaman hepimizin üzüldüğü durumlar olan; dedikodu, koltuk savaşları, akıl oyunları ve daha nicesi ile dolu olabiliyor. Oysaki sadece başarılar ile dolu idealist bir çalışan olmak için o kapılardan içeri girmiştik. Engeller elbet olacaktı ama bu bize mücadeleyi, sorunlar karşısında göğüs germeyi, savaşmayı ve böylelikle adına tecrübe koyduğumuz unvanı aldırtacaktı. Bizde bu oyunların kıdemli neferleri olacaktık. Bu masal, kiminizin bir iş mülakatında birkaç dakika gördüğü, kiminizin ise bizzat kendisini içinde bulduğu İnsan Kaynakları çalışanlarını temsil eden Esin’in yolculuğuna sizleri davet ediyor.
Esin, hayatında belirli zorluklar ve sorumluluklar ile hayatına devam etmek zorunda olan bir kadındır. Üniversitede İnsan Kaynakları bölümünü başarılı bir ortalama ile tamamlamış, lakin dönemin ekonomik krizleri, piyasalardaki daralmalar ile birlikte iş hacmindeki küçülme hayallerindeki meslekte engelleri bir bir çıkarmaya başlamıştır. Bu dönemde gittiği onlarca mülakatta, İnsan Kaynakları biriminin hiç olmadığı şirketler görmüş; İşverenler, Muhasebeciler, Satın Almacılar gibi birbirinden farklı iş tanımı ve unvanlardaki kişiler ile kendisini sorgu odasında hissettiği, Nerelisin? Evli misin? Yakın zamanda evlenmeyi düşünüyor musun? 5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun? gibi özel hayatı ilgilendiren sorulara maruz kalmıştır. Oysaki Üniversitede ilk öğrendikleri karşı tarafı sorgulamak, özel hayatı irdelemek değildi. En doğru personeli, en doğru pozisyona alacak sorular sorarak analiz etmekti değil mi? Peki, ya evlenmeyi düşünmesi, doğru işi yapamayacağının karşılığı mıydı? Yeterlilik bu sorunun neresinde idi? Yine de yılmadan tüm ilanlara başvuruyor, şablon cv mantığından uzak, özen ile hazırladığı özgeçmişini, şirketlerin İnsan Kaynakları birimlerine, mail ve sosyal ağlar aracılığı ile ulaştırıyordu. Lakin duyarsızca her yere çağıran şirketler mülakat saatlerine hiç uymuyordu. Oysa saygı iki taraflı değil miydi? Telefonda mülakatı düzenleyen kişi, 15 dakika önce burada olunuz diye uyarırken, görüşmeyi yapacak sorumluya 1 saat adayı bekletmeyiniz uyarısını yapıyor muydu? Oysaki hiçbir karşılığı olmadan bir kere görüşmek için düştüğü yollarda; verdiği yol paraları, maddi karşılığı olmayan kendinden giden zaman, peki bu kadar fedakârlık ilgisiz ve rencide edici sorularla kendini mutsuz hissedeceği bir deneyime değer miydi? Yapılan onlarca görüşme sonrasında, Esin canı yanarak, buraya kadar geldiği süreçteki eğitim hayatını, ailesine olan sorumluluklarını, ideolojilerini, gözlerinin önünden geçirirken, meslekteki en büyük felsefesini “İnsana değer vermek, insana kaynak olabilmek” olarak seçmişken gördükleri, ona, UYAN ESİN! Sana okullarda öğretilen o duyarlı, insanı anlamak için dinleyen, insana yollar sunan, kariyer hedeflerini çizerek insanlara hayaller temin eden, o meslek… Tüm bu bahsedilenler, senin inandıkların, Bir İnsan Kaynakları Masalıymış.
O gün Esin hayallerinden vazgeçti. İnsanlara küstü, başvurularını artık çeşitli kafe ve restoranlarda komi olmak için yapmaya başladı. Üstelik o bembeyaz yakalı, üstten bakan, odaları parfüm kokusu saran, bakışları ile kendini küçük görmeni sağlayan görüşmeler de yoktu. İş vardı, birde o işin karşılığında alacağı ücret. Esin, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra, en son çocuk bakıcılığı yaptığı esnada tanıştığı evin sahibi Tuna Bey ile ara sıra sohbet etme fırsatı buluyor ve yaşadığı mülakat deneyimlerinden bahsediyordu. Bir gün bunun üzerine sohbet ettikleri esnada o güne kadar Tuna Bey’in aklına gelmeyen biri geldi. Üniversite yıllarından oda arkadaşı olan Batuhan’ın bir İnsan Kaynakları ekibi olduğunu ve bu alanda gençlere mesleği tanıtma, fırsat verme üzerine çalışmaları olduğundan Esin’e bahsetti. Esin başta reddetsede Tuna Bey’in “Bak Esin, yaşadığın olumsuz deneyimlerin sende karşılığı vazgeçmek ise, çokta istemiyorsun demektir. Hayatta yaşanılan olumsuzlukların sana hissettirdikleri ile elde ettiğin o deneyimi, onlarca lira döksen de alamazsın. Burada senin yapman gereken; vazgeçmek değil, onlar gibi olmamak. Senin yaşadıklarını, başkalarının yaşamasına engel olmak” Şimdi söyle vaz mı geçiyorsun, yoksa insan halinden anlayan bir İnsan Kaynakları Profesyoneli olmak için savaşıyor musun? Diye söyledi.
Bunun üzerine çok erken vazgeçtiğini gören Esin, aynı hafta içerisinde Batuhan ve ekibi ile tanışır. Esin bu ekip ile tanıştıktan sonra ki her geçen gün, bir önceki günden daha farklı bir Esin görmeye başlar. Ekip arkadaşlarından Dilara ve Güneş ile sosyal farkındalık projelerinde kendini bulurken, Beyza ile bildiklerini sanata dönüştürmeye başlar. Ekibinde dinlediği her hikâye bu yolculukta yalnız olmadığını ona gösterir. Ekibinde yeni staja başlayacak Merve’nin heyecanını, Cahide’nin mesleğe girişini tüm bunları gördükçe paylaşmanın değerini, bu ekipte anlar. Gittiği mülakatlarda fark edilmeye başlar, kimseden referans ya da ön ayak olmasını beklemeden, yaptıkları ve hayalindeki İnsan Kaynakları masalları ile kendi referansı kendi olur, hayalleri kapıları açar. Gönüllü olarak katıldığı ekip ile birlikte Esin artık İnsan Kaynakları adına fikirlerini özgürce kaleme alabildiği bu mecrada, mesleki ideallerini duyurmaya başlar. Bir gün meslektaşları olan İşe Alımcıları tenkit ettiği “Sizinle Neden Çalışalım” adlı yazısını okuyarak kendisine ulaşan, Türkiye’nin en büyük İnsan Kaynakları Danışmanlık Şirketi olan HRD Holding kurucusu Ali Bey ile tanışır. Ali Bey, Esin’in İnsan Kaynakları masalını dinler ve birlikte geleceğin mesleği olacak İnsan Kaynaklarının; alfa kuşağının taleplerini doğru anlayan; İnsana değer veren, kaynak olan, bilginin paylaştıkça değerli olduğu vizyonu ile çalışmalar yapmaya başlarlar.
HRD Holding, bünyesinde alanında en iyileri barındıran bir şirket olması sebebi ile Esin bu tekliften heyecan duyar. Bildiklerinin arkasında durarak öğretmeye hevesli bu ekipte, Esin yerini almaya başlar. Çıktığı yolda tek bir bakış açısı ile yetinmek istemez. Bordro ve özlük işlerini Özlem’den öğrenmişti bile. Şirketin IT Uzmanı ( Information Technology ) Ceren ile teknik bilgiler ile kendini donatırken, İşe Alım Uzmanı Beste ile adayları strese sokmadan tanışmalar gerçekleştirir. Eğitim uzmanları Yasemin ve Elçin’den çok şey öğrenir. Kişisel veriler ile ilgili her detayı KVKK Uzmanı Buse’den öğrenirken, Gelişim Uzmanı Sude’den “Oldum demenin aslında öldüm demek” ile aynı manaya geldiğini görür. Mesleği ile ilgili öğrenme çabaları yetmemişken bir de ISG Uzmanı Ece’nin katkıları ile İş Sağlığı ve Güvenliğine dair mesleki terminolojiye hâkim olur. Esin, İnsan Kaynakları alanında, ülkenin en prestijli şirketinde hatırı sayılır mevkilere yükselir. Mesleğinin gerektirdiği, içinde insan olan tüm unsurlara hakim olma seviyesine ulaşır. Zamanla meslekte adını duyuran ve herkesin örnek aldığı bir isim olan Esin, ülke genelinde yapılan, kariyer portallarının ve saygın üniversitelerinde içinde bulunduğu ödül törenlerinde, insana saygı temalı birçok etkinlikte kendisini, ödül aldığı durumlarda bulur. Tabi bu başarıları da devam eder.
Aradan yıllar geçer…
Esin hayallerini peşi sıra gerçekleştirir. Sanki bir sihirli el, yolundaki tüm engelleri ona göstermeden kaldırmaktadır. Bir gün, yıllar içinde edindiği dostlarından olan Mehmet Akif ile her sohbette keşke diye başladığı, bir masalı gerçekleştirme zamanı gelir. Tüm pelerinsiz kahramanlar ile İDMO’yu ( İnsana Değer Veren Meslek Odası ) kurar. Tüm İnsan Kaynakları meslek mensuplarının bağlı olduğu; haklarının korunduğu ve rekabet kurallarına tabi olmak kaydı ile meslek mensubu olacakları, aynı zamanda tüm iş görenlerin şikâyet ve takdirleri doğrultusunda teftişe tabi olacakları, meslekten men unsurlarına tabi oldukları, insana değer ilkesi ile ilerleyen bir yapı olan İDMO’nun açılış sabahı gelmiştir.
Takvim 01.05.2031 gösterirken, baharın güzelliğini müjdeler gibi işçinin gününü kutluyordu. Esin heyecanla uyandı, aynadaki siluetini izlerken, bu yolculukta yaşadığı olumsuz anılarına rağmen, birileri tarafından söndürülen umutların, yine birileri tarafından nasıl da, can bulduğunu gördü. Belki de böyle şeyler sadece masallarda olurdu. Ama bu da masal değil miydi? Bir İnsan Kaynakları Masalı…
Sevgili okurlar, hepimiz hayatta Esin kadar şanslı olamayacağımızı düşünebiliriz. Peki Esin kadar savaştığımızı düşünüyor muyuz? Tolstoy’un dediği gibi ; ”Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.” Çıktığınız yolculuklarda, muhteşem hikâyeler yazmanız dileğiyle.
Ve masalımız böylelikle bitti. Kim bilir masalınızın kahramanı, belki de başka bir hikayenin figüranı olmaya gitmiştir. Esin’in masalının sonunu merak edenler için, Esin Türkiye’nin ilk İnsan Kaynakları Bakanı olarak görev almaktadır.
Bu masal;
Mesleğini gönülden icra eden, insana değer vermenin en büyük zenginlik olduğunu bilen, paylaşmanın mutlulukla alakası olduğunu benimseyen TÜM İNSAN KAYNAKLARI MESLEK MENSUPLARINA ithafen yazılmıştır.
ASYA AVCI & ORHAN ERİNGİN
Bu Yazıyı Paylaşın
Son Yorumlar