Psikolojik Şiddet (Mobbing) Etkileri

Psikolojik Şiddet (Mobbing) Etkileri
PSİKOLOJİK ŞİDDET ( MOBBİNG ) ETKİLERİ
 
Yaşamımızı idame ettirebilmek için bir yerde çalışmak zorundayız değil mi?  Hayatın her alanında olabileceği gibi iş yaşamında da olumsuzluklarla da karşılaşabiliriz. Özel sektörde çalışan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki  benim yahut çalışma arkadaşlarımın maruz kaldığı olumsuzluklarla her zaman mücadele etmeye gayret etmişimdir ve etmeye devam edeceğim. Bu yazımızda da çağımızın da en büyük sorunlarından olan Mobbing kavramını, özellikle insanlar üzerindeki etkileri başta olmak üzere birçok konuda ele alacağız. 
 
Mobbing, Uluslararası literatürde iş yerinde psikolojik taciz olarak bilinir. Türkiye’de ise karşılığı “bezdiri’dir.” İlk kez 2003 yılında “İşyerinde Duygusal Taciz” adıyla Osman Cem ÖNERTOY’un çeviri yaparak yazdığı kitap ile çıkmıştır. 2006 yılında da ilk kez bir yargı kararında yerini almıştır.
 
Ülkemizde ve diğer tüm dünya ülkelerinde sık sık gündeme gelen bu kavrama çalışma hayatı içinde değinecek olursak; Kişide olumsuz bir ruh haline yol açan, çalışma isteğini kaybettiren, psikolojik tacizin kişinin kendisinin yanı sıra birlikte yaşadığı ailesi, sosyal çevresi ve çalıştığı işyeri üzerinde de olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Ekonomik olarak bile olumsuz etkilerinden kesinlikle söz edilebiliriz. İşyerinde yaşanan psikolojik taciz çalışma ortamında birçok huzursuzluğun, çatışmanın ve karışıklığın yaşanmasına yol açarak verimliliğin düşmesine, çalışanların örgüte olan bağlılığının zayıflamasına ve zamanla kaybolmasına yol açar. Bu sürecin etkisi mağdur kişi üzerinden dayanma gücüne, psikolojik tacizin şiddetine ve süresine bağlı olarak değişebilmektedir. 
 
Mobbing ; Kişiye güvenilmediğini hissettirme, kişiye bilgi aktarılmaması, kişiye haksız eleştiriler, katı, duyarsız, hissiz davranışlar, mesleki alanda yetersiz görülmesi, kişinin yetkilerinin sınırlandırılması, kişiye yerine getiremeyecek işler verilmesi, kişiye küçük düşürücü iğneleyici sözlerle performansını düşürme gibi durumlar sonucunda ortaya çıkar. Bu sonuçlar karşısında maalesef olumsuz etkileri olarak; kişinin mesleki alanda bütünlük ve benlik duygusuna zarar verir, kişinin kendisine yönelik şüphelerini artırır,  kendine güven duygusunu yitirir ve toplumdan soyutlanacağı düşüncesine kapılır, huzursuzluk, utanç, öfke tükenmiş gibi duyguları yaşar. Uyku bozuklukları, depresyon, panik atak, stres bozuklukları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hatta daha şiddetli mobbing uygulandığında kişi ne yazık ki hayatına bile son verebiliyor. Bu durumların yaşanmaması adına yapılması gereken doğru hamleler nelerdir ?  Hukuksal olarak tanımlanan haklarından bazılarını kısaca söyleyecek olursak;
 
  • İşçi, sözleşmesini haklı nedenlere dayanarak feshedilebilir.
  • Alo 170’ hattı arayabilir. ( Alo 170 hattı kamu kurumları ile iş birliği içerisindedir. )
  • Şartlar yerine getirildiği sürece ayrımcılık tazminatı talep etme hakkına sahiptir.
  • Borçlar Hukuku ve Medeni Hukuka göre tazminat hakkı vardır.
  • Manevi tazminat talep edebilir.
Kişinin hukuksal olarak haklarını sonuna kadar kullanması en doğal hakkıdır. Yalnız burada dikkat etmemiz gereken en önemli husus maalesef mobbing kavramı, Türk Yasalarında açıkça belirtilmiş bir kavram değildir. Ancak iş mevzuatında mobbing kavramı yer almasa da dolaylı olarak bu kapsamda değerlendirilebilecek bir takım hükümler bulunmaktadır. Emsal yargıtay kararları için, tıklayınızİş Kanunu ilgili maddeleri için bkz: 326-334 sf tıklayınız. Bu sebeple ispatı ve kanıtlanabilirliği zor bir durumdur. Bu yüzden çok büyük dikkat gerekiyor. Mobbing'e uğradığını düşünen kişi, kendisine uygulanan davranışlarla ilgili açık ve net deliller toplaması gerekir. Bu noktada şahitler, maaş kesme varsa bordrolar, kamera kayıtları, e- mailler, kullanılan ilaç faturaları, verilen işlerle ilgili belge ve örnekler alınarak kanıt olarak sunabilir. Çünkü yargıya intikal eden davalarda delil etkin bir yargılama için önemlidir. Şunu unutmamakta fayda var; İşverenler, nasılsa açığa çıkmaz düşüncesiyle mobbingi neredeyse kendilerine hak görmektedir. Bu durum düşünce olarak sık kullanılan bir sığ düşünce olduğu için, çalışanların haklarını sonuna kadar savunması ve geri adım atmaması gerekir. Çünkü atılan her geri adım, mobbing uygulayanı daha da güçlendirecektir. 
 
Türkiye’de çalışma nüfusunun % 40 mobbinge uğramaktadır. Türkiye genelinde bu rakam 9 milyon 600 bin kişiye tekabül ediyor. Ciddi bir milli sorun olarak görüyorum. Burada da belirtmek isterim ki en kısa zamanda bu olumsuz kavramların tümü için harekete geçilmesi ve somut adımların atılması gerekmektedir. Örneğin; Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde, özellikle İskandinav ülkelerinde mobbing ile ilgili müstakil kanunlar, cezalar var. Ne yazık ki ülkemizde bu sistemi çözebilmiş ve somut kanunlar ortaya koyabilmiş değiliz. Peki neden? Ülkemizde somut adım olarak şu an başkanlığını Sayın İlhan ŞİŞMAN’ın yaptığı “Mobbing ile Mücadele Derneği” adında bir derneğimiz var. Sayın İlhan ŞİŞMAN ve ekibinin çalışmalarıyla, mobbing olarak adlandırılan -psikolojik şiddet, psiko-terör, duygusal saldırı- bu durumun en aza indirgenmesi İnsan Kaynakları çalışanları olarak en büyük dileğimizdir.
 
Mobbinge maruz kalmış ve halen maruz kalıyor olan arkadaşlarım;
 
Mobbing şiddettir. Kendinizi koruyun, haklarınızı sonuna kadar savunun. Ne olursa olsun güçlü durarak geri adım atmayın. Korkmayın. Korkulan olun. 
 
Okuyalım…
Bilgi ile kalalım.