Güçlendirme Kültürü Nedir?

Güçlendirme Kültürü Nedir?

GÜÇLENDİRME KÜLTÜRÜ NEDİR?

Değişiyoruz, gelişiyoruz ve güçleniyoruz …

Dünyamız gelişiyor, düzenler değişiyor, kuşaklar gelişiyor, şirketler değişiyor; en başında da biz kendimiz gelişiyoruz. Her yeni güne bir önceki güne göre daha çok şey hakkında bilgi sahibi olarak uyanıyoruz. Çünkü artık gelişimin kaçınılmaz olduğu ve mükemmel hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden bir noktada geride kalmak istemiyorsak tıpkı organizasyonel yapılarda olduğu gibi gelişmeye ve yenilikleri kabullenmeye, yeniliklere ayak uydurmaya ve değişimlere rakiplerimizden daha hızlı adapte olmaya mecburuz aslında.

Özellikle pandemi dönemi ile birlikte başlayan; şirketler açışından oldukça köklü değişimler ve çalışanlar açısından da oldukça büyük farkındalıklar yaratan, insan ve çalışan odaklı yaklaşımın önem kazandığı, liderliğin paylaşılması gereken bir sorumluluk olarak görüldüğü bütün bu gelişim süreçlerinin hayatımıza kattığı kavramlardan biri olarak karşımıza çıkıyor diyebiliriz güçlendirme kültürü için.

Peki nedir bu güçlendirme kültürü konusuna geçmeden önce ise güçlendirme kültürünün; yıllardır her alanda oldukça maruz kaldığımız hangi kavramın dönüşüm geçirmiş hali olduğundan bahsetmek istiyorum.

Evet o kavram ‘’Güç kültürü’’

Güç kültürü; nesillerdir hayatımızın her alanında karşı karşıya kaldığımız "Hiyerarşinin söz konusu olduğu ve topluluklarda gücün belirli kişi ya da kişilerde toplanması ile birlikte güç, statü, itaat, denetim gibi kavramları karşımıza çıkaran ve dikey iletişimin ön planda olduğu bir yapıdır."

Özellikle organizasyonlarda güç kültürünün hâkim olduğunu anlamamızı sağlayan bazı ipuçları vardır. Bunlardan en belirgin olanları korku ve güvensizliğin hâkim olduğu, çalışanların kendi düşüncelerini söylemekten çekindiği, sorumluluk almaktan korktuğu, çabalarının değersizleştirildiği ortamlar, haftalar öncesinden randevu almadan asla ulaşılamayan üst düzey yöneticiler ve bu yöneticilerin sahip oldukları ekstra büyük şaşalı ofisler ve daha pek çoğu örnek olarak gösterilebilir.

Güçlendirme kültürü ise; "Kişilerin otoriteden ve başarısızlıktan korkmaksızın anlamını bildikleri ve buna inandıkları işleri kendilerini psikolojik olarak güvende hissettikleri, keyifli ortamlarda yaparak, liderlik sorumluluğunu paylaşmaları" olarak tanımlanıyor.

Yıllardır kabul görmüş olan güç kültüründen güçlendirme kültürüne geçmek özellikle şirketler için tabii ki de çok da kolay olmayan pek çok değişimi içinde barındırıyor fakat yazının başında da söylediğim gibi gelişiyoruz ve başarılı olmak istiyorsak eğer bu değişimleri kabul etmek ve ‘’insanı odağımıza alarak’’ sürekli gelişmek ve geliştirmek zorundayız.

Güçlendirme kültürüne geçişte üzerinde durulması gereken ilk aşama ‘’çalışanlarda başarısızlık korkusunun azaltılması’’ olarak karşımıza çıkıyor. Bu aşamada risk almayan, yeni fikirler ortaya koymaktan çekinen ve destek göreceğine inanmayan çalışanlar yerine; denemekten korkmayan, sürekli yeni fikirler üreten, hata yapsa bile hatasından ders çıkaran ve öğrenen çalışanlar yaratmayı hedeflememiz gerekiyor.

İkinci aşama olarak bu ortamın yaratılması için olmazsa olmazlardan biri olan ‘’psikolojik güven duygusunun yaratılması’’ yer alıyor. Eğer çalışanlarınız kendilerini güvende ve rahat hissetmezlerse yeni fikirler ortaya atmaktan çekinecek ve sürekli hata yaparsam korkusu ile çalışmaya devam edeceklerdir. Bunun önüne geçmek için de onlara güvendiğinizi hissetmelerini sağlamanız oldukça önem taşıyor.

İlk iki aşamayı oldukça destekleyen üçüncü aşamayı ise ‘’keyifli iş ortamının yaratılması’’ oluşturuyor. Doğrusunu söylemek gerekirse kimse keyif almadığı kendini kapana sıkışmış hissettiği ve dakikaları saydığı bir iş ortamında çalışmak istemez. Çalışıyorsa bile bu şekilde çalışan bir kişiden kimse yaratıcılık göstermesini, risk almasını ve çaba göstermesini bekleyemez. Bu yüzden organizasyonlarda özellikle iş ve özel hayat dengesine önem verilmesi, dinlenme zamanlarına saygı gösterilmesi, yeni fikirlerin desteklenmesi, çalışanların maddi ve manevi olarak iyilik hallerinin gözetilmesi gibi durumlar bu maddenin olmazsa olmazları arasında yer alıyor.

Dördüncü aşamada ise ‘’yapılan işin anlamının vurgulanması’’ var. Kimse yaptığı, emek verdiği işin küçük görülmesini ya da değersizleştirilmesini istemez. Yapılan iş her ne olursa olsun verdiğimiz emeğin bir karşılığı olsun isteriz. Bu noktada kimi zaman maddi kimi zaman manevi olarak ödüllendirilmek özellikle çalışan motivasyonu noktasında önemli noktalardan birini oluşturuyor.

Son ve en önemli aşamada ise ‘’liderliğin paylaşılması’’ yer alıyor. Güçlendirme kültürüne dönüşümde öncülük edecek liderlerin belli özellikleri olması hızlandırıcı rol oynuyor. Bu noktadaki en önemli iki özellik ise, bilinçli farkındalık ve samimiyet. Bilinçli farkındalık, olanı olduğu gibi görmeyi ve yargılamadan kabullenip harekete geçmeyi içeriyor. Değişimin başarılı ve kalıcı olması için ise samimiyet şart. Burada çalışanların fikirlerini gerçekten merak etmek ve katkı sağlamalarına içtenlikle destek olmak amacıyla sık sık onlara bu konuda sen ne düşünüyorsun, sen ne dersin, sence nasıl yapalım gibi sorular sorarak onların katkı sağlamalarına destek olmak atılabilecek önemli adımlardan birini oluşturuyor.

Evet baktığımızda güçlendirme kültürü şirketler, yöneticiler ve çalışanlar için aslında konfor alanından çıkıp risk almayı, sorumluluk almayı ve bir noktada elini taşın altına koymayı öğrenmesi gereken uzun ve meşakkatli bir süreç olarak görünüyor olabilir fakat şu an olmasa bile çok yakın bir gelecekte başarılı olmak istiyorsak eğer mutlaka bu değişimlerden geçmeye mecbur durumdayız.

Son olarak bununla ilgili güç kültürüne yönelik yapılan bazı araştırma sonuçlarına bakacak olursak;

"Güç kültürü arttıkça, ülkenin ekonomik gelişmişliği azalıyor ve rekabetçilikte geriye düşüyor."

"Güç kültürü yüksek olan ülkeler, insani gelişmişlik düzeyi, toplumsal sağlık ve cinsiyet eşitliğinde de alt sıralarda yer alıyor."

"Güç kültürü kurumsal toplulukçuluğu zayıflatıyor. Yani çalışma hayatında, "biz" anlayışı ve işbirliği hakim değil - kişiler daha bireyci oluyor ve kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ediyorlar."

Bu da bize gösteriyor ki değişime şimdi başlamazsak, ne zaman başlayacağız? Ve değişimi başlatacak olan kişiler bizler değilsek kimler olacak? Hepimizin ülkemize ve dünyaya yapacağı katkı kendi ufacık dünyamızda bile olsa güç kültürünü azaltmaya ve güçlendirme kültürünü yaymaya çalışmak olmalı. Bir yerden başlamalıyız ve o yer şu an tam da burası.

 

Kaynaklar:

https://hbrturkiye.com/dergi/guc-kulturunden-guclendirme-kulturune-gecis

Yeni Nesil İçin Liderlik - Zeynep Aycan