Eğitim Fonksiyonunda Oyunlaştırmanın Önemi

Eğitim Fonksiyonunda Oyunlaştırmanın Önemi

Eğitim Fonksiyonunda Oyunlaştırmanın Önemi

Günümüz bilgi toplumunda insanın , işletme için artık maliyet değil yatırım olarak görülmesi insan unsurunun daha yararlı ve güçlü bir hale getirilmesi çabalarını geliştirmektedir. Hızla gelişen endüstri ve teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği değişim süreci eğitim fonksiyonuna duyulan ihtiyacı her geçen gün arttırmaktadır. Eğitim artık işletmeler ve çalışanlar için yaşam boyu sürmesi gerektiği düşünülen bir yapıya dönüşmüştür. Oryantasyon ile başlayan eğitim sürecinin işletmede her pozisyon ve seviyesi için sürekli hale getirilmesi gerekli olmuştur. İşletmeler;  iş görenlerine yeni beceriler, teknik bilgiler, sorun çözme yetenekleri ya da yeni görüş açıları kazanmaları için eğitim faaliyetlerine yöneltirler. Günümüz rekabet ortamında şirketlerin kazanabilmesi şirketlerin eğitim fonksiyonuna ve çalışanının gelişimine verdiği önemle doğru orantılıdır. Çalışanların çok büyük bir kısmı artık kendini geliştirebilecekleri, eğitim olanakları iyi olan işveren markalarını tercih etmektedirler. Günümüz eğitim faaliyetlerinin ise artık daha dijitalleşme ve teknolojinin etkisinde şekillendiğini söylemek doğru olacaktır.

İnsan doğumundan itibaren öğrenme faaliyetlerine oyun ile başlamıştır. İş dünyası için de oyunlaştırmanın önemi 2000’ler itibariyle anlaşılmaya başlanmış ve klasik yüz yüze eğitim süreçlerinin artık yeterli verimi sağlamadığı araştırmalar ile ortaya çıkarılmıştır. Hayatlarının merkezinde teknoloji olan ve artık günümüzde iş hayatına katılmaya başlayan özellikle Z kuşağının eski yöntem eğitimlerde motivasyon kaybı yaşadığı ve eğitime uyum sağlayamadıkları uzmanlar tarafından sıklıkla ifade edilmektedir. Oyunlaştırma, kavram olarak uzun zamandır gündemde olmasına karşın ilk kez 2002’de Nick Pelling tarafından dile getirilmiştir. Oyunlaştırma, oyun olmayan alan ve içeriklerde; kullanıcı deneyimini ve kullanıcı katılımını iyileştirmek; motive etmek, öğrenmeyi teşvik etmek, problemleri çözmek ve davranış değiştirmeye yönelik bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır. İçerisinde puanlar, ödüller, sosyal alanlar, sanal eşyalar, takımlar, avatarlar, savaşlar, mücadeleler, seviyeler, liderlik cetveli, rozetler, meydan okuma etkinliği, istek ve şans gibi öğeler barındırır. Bu noktada anlaşılması gereken oyunlaştırma rastgele anlık oluşan bir oyun veya tamamen hikâyeleştirme değil bir amaç üzerine kurgulanmış, kişinin de bir parçası olduğu ve kişinin davranışında, yetkinliklerinde iyileştirme yapan bir kavramdır. Amaca uygun şekilde içeriğinin oluşturulması, yer ve zamanın belirlenmesi esastır.

Kevin Werbach (2015) oyunlaştırma tasarımı için dinamikler, mekanikler, bileşenlerden oluşan üç seviyeli bir piramit modeli geliştirmiştir. Bu model oyunlaştırmanın yapısını daha anlaşılır kılacaktır.

Oyunlaştırma tamamen dijital olmak zorunda olmamasına rağmen temel olarak şirketlerde e-öğrenmenin bir parçası olarak karşımıza çıkar. Bu yeni eğitim şekilleri ile de kurumlar eğitim giderlerinden % 50 – 70 arasında tasarruf sağlarken ve geleneksel yönteme göre minimum %25 eğitim sürelerinin azaldığı gözlemlenmiştir.  Aberdeen Group araştırma şirketine göre şirketler, oyunlaştırma uygulamaları ile çalışan bağlılığını %48’lere kadar artırabiliyor ve iş süreçlerini %36 oranında hızlandırıyor. Oyunlaştırmanın ülkemizde başta eğitim olmak üzere işe alımdan performans değerlendirmeye kadar birçok alanda kullanıldığını söyleyebiliriz. Türkiye’deki en dikkate değer örnekleri ise Yapı Kredi Bankacılık Akademisi’nin (YKBA) Kent oyunu, Şekerbank oryantasyon oyununu verebiliriz.

Oyunlaştırma, bireylerde öğrenmeyi önemli ölçüde geliştirmek için kullanılabilecek, etkili bir öğrenme stratejisidir. Bu noktada yararlarına bakmak faydalı olacaktır;

  • İşe alımların yanı sıra oryantasyon süreçlerinde oyunlaştırmanın kullanılması bireyin davranışsal yatkınlığının tespit edilmesi için çok başarılı bir yöntem olarak karşımıza çıkar.
  • Bireylerde rekabet içgüdüsünü ve başarma isteğini arttırmanın yanı sıra takım çalışması ve işbirliği süreçlerini destekler.
  • İstenilen duygu veya davranış değişikliğini yapmak için adaylarda motivasyonu ve farkındalığı arttırır.
  • Katılımcıların tercihlerine yönelik olarak oluşturulan eğitimler, katılım düzeyini önemli ölçüde artırır ve bilginin kalıcı olmasını sağlar.
  • Kurum içi uygulanan oyunlaştırma sistemleri ile çalışanların kurumlarına olan bağlılıkları ve memnuniyetleri yükselmektedir.

Sonuç olarak, oyunlaştırma bireylerin ilgisini ve motivasyonunu arttırarak eğitim süreçlerinde daha istekli ve başarılı olmalarını sağlamaktadır. Çalışanlarının öğrendiklerini daha iyi uygulamayı başarıp beklentileri karşılamaları sonucunda, şirketler çalışan performansının arttığını gözlemler. Bu gibi sonuçlar, öğrenme amacına başarıyla ulaşıldığının açık bir göstergesidir. 

Sağlıklı günler dilerim,

Merve TEMEL